2024/4 Şüpheli Alacağın Doğduğu Tarihte Ayrılmayan Karşılık Sonraki Yıllarda Ayrılabilir

Maddi Olay: : Davacı tarafından, 2014,2015,2016 yıllarında şüpheli hale gelen ve 2018 yılında kanunen kabul edilmeyen giderlere kaydedilen 2.704.356,31-TL tutarındaki şüpheli alacağın gerçek gider olarak kabul edilmesi gerektiğinden bahisle beyanname ihtirazi kayıtla verilmiştir.  Dava tahakkuk eden kurumlar vergisinin kaldırılması ve ödenen tutarın yasal faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:

2014, 2015 ve 2016 yıllarında

Şüpheli hale geldiği ihtilafsız olduğu ve karşılığın anılan mevzuat hükmü uyarınca bu yıllarda ayrılması gerektiğinden, şüpheli alacağın doğduğu tarihte ayrılmayan karşılığın 2018 yılında ayrılması için ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk ettirilen ve davacıdan tahsil edilen kurumlar vergisinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Karar Özeti:  

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesinde, alacağın şüpheli hale geldiği tarihte karşılık ayrılmasını zorunlu kılan bir hükme yer verilmemektedir. Alacağın 323. maddede gösterilen niteliklere sahip olup olmadığı hususunun önem taşıdığı, dönemin değişmesiyle alacağın şüpheli olma niteliğini kaybettiğinin kabulünün kanunda öngörülmeyen bir sınırlama getireceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle de kanunla tanınan bir hakkın bertaraf edilmesi anlamına geleceği kanaatine varıldığı, bu durumda, davacı tarafından tahsil edilemeyen alacağın teminata bağlanmamış olduğu ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesiyle ilgili olduğu ve alacakların şüphelilik halinin devam ettiği de tespit edilmiştir. İstinaf başvurusunun kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, fazladan tahsil edilen verginin yasal faiziyle birlikte davacıya iadesine karar verilmiştir

Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 28.03.2023 tarih ve E: 2021/1101, K: 2023/1057

sayılı kararı:

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Share: