Bilindiği üzere 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 1. Maddesinde gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tâbi olduğu belirtilmiş ve gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olarak tanımlanmış, Kanunun 2. Maddesinde ise gelir vergisine tabi kazanç unsurları arasında “ücretler” de sayılmıştır. Aynı Kanun’un 61. maddesinde ücretin tarifi yapılmış, 63. maddesinde gerçek ücretlerin hesaplanma yöntemine yer verilmiş, 86. maddesinde birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden alınan ücretlerin toplamının gelir vergisi tarifesinde yer alan ikinci gelir dilimindeki tutarı aşması durumunda ücret gelirlerinin yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
İlaveten Kanun’un 89. maddesinde gelir vergisi matrahının tespitinde, beyannamede bildirilecek gelirlerden yapılacak indirimler sıralanmış, 94. maddesinde vergi tevkifatının hangi gelirler üzerinden yapılacağı, 103. maddesinde ise bu tevkifatın tarifesinin ne olacağı açıklanmış ve 108. maddesinde ise vergilendirme döneminin takvim yılı olduğu belirtilmiştir.
Buna göre birden fazla işverenden ücret almakla beraber, bir takvim yılı içerisinde birden sonraki işverenden alınan ücretlerin toplamını 103. Maddenin ikinci diliminde yer alan tutarı (örneğin 2017 yılı için 30.000 TL, 2018 yılı için 34.000 TL, 2019 yılı için 40.000 TL’yi) geçerse şayet o yılda elde edilen ücretlerin tamamının gerçek usulde vergilendirilmek üzere yıllık gelir vergisi beyannamesiyle beyan edilmesi gerekmektedir.
İşverenlerin sorumluluğu sadece 94. Madde kapsamında yaptıkları tevkifatla sınırlı olup, böyle durumlardaki beyan zorunluluğu ücret gelirini elde eden gerçek kişilere; işgörenlere aittir.
Bu şekilde aynı takvim yılı içerisinde birden fazla işverenden elde ettikleri ücret gelirlerinden birinciden sonraki işverenlerden elde edilen ücretler toplamı gelir vergisi kanunun 103 maddesinin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı geçmesi durumunda, işgörenlerce beyanname verilmesi gerekecektir. Beyanname, vergi dairesine kağıt ortamında verilebileceği gibi hazır beyan sistemi kullanılarak internet üzerinden, yahut 3568 sayılı Yasa kapsamında yetki almış mali müşavirlerce e-beyan şeklinde verilebilir.
Elde edilen ücretler toplamından vergi matrahına ulaşırken, kanunda yer alan tutarlarla sınırlı olmak üzere; şahıs sigorta primleri (%15, eğitim ve sağlık harcamaları(%10), bağış ve yardımlar (%5 – %10), Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına yapılan bağışlar, Türkiye Kızılay Derneği ile Türkiye Yeşilay Cemiyetine yapılan nakdi bağış ve yardımlar indirim olarak dikkate alınacaktır.
Özetle, birden fazla işverenden elde edilen ücretlerin toplamından çeşitli indirim ve giderlerin düşülmesiyle vergiye tabi gelir bulunacak ve bu tutar üzerinden gelir vergisi hesaplanacaktır. Bu şekilde hesaplanan gelir vergisinden işverenler tarafından daha önce yapılan kesintiler mahsup edikten sonra varsa hesaplanan gelir vergisinden yüksek olmamak şartıyla yurt dışından ödenen vergiler mahsup edilecektir.
İlgili dönemde elde ettiği ücret gelirlerinden gider ve indirimler düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden hesaplanan gelir vergisi, kesinti yoluyla ödenen vergilerin toplamından fazla olması durumunda aradaki fark kadar “Ödenecek Gelir Vergisi” doğacaktır. Kesinti yoluyla ödenen vergilerin daha fazla olması durumunda ise aradaki fark vergi dairesince mükellefe/işgörene iade edilecektir.
Daha önce de değinildiği üzere, yıl içerisinde birden fazla işverenden elde edilen ücret gelirleri nedeniyle beyanname verilmesi gerektirir şartların oluşması durumunda beyan zorunluğu işgörene ait olup işverenin (kendi ödediği ücretten yapması gereken tevkifat haricinde) herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
Diğer taraftan özellikle grup içi şirketler arası personel transferleri esnasında, çalışanlarının ileride cezalı tarhiyatla karşılaşıp mağdur olmamaları adına, takvim yılı başından itibarenki kümülatif vergi matrahı üzerinden hesaplama yapılması ve ücretlinin şartların oluşması durumunda her hal ve takdirde yıllık gelir vergisi beyannamesi vermek zorunda olduğu hususunda bilgilendirilmesi önem arzermektedir. (Maliyenin görüşü, her bir işverenin kümülatif matrahı sıfır olaral kabul etmesi yönünde olmakla bilirkte, grupiçi transferlerde kümülatif matrah üzerinden işlem yapılması ve personelin bu şekilde bilgilendirilmesi önerilir.)
Nitekim özellikle son dönemlerde muhtasar ve prim hizmet beyanlarının birleştirilmesi çalışmaları kapsamında ortaya çıkmış olsa gerek, bir takvim yılı içerisinde birden fazla işveren tarafından ücret ödemesi yapılan kişiler tespit edilebilmekte ve izaha davet edilmektedirler.
Bir diğer husus, işveren ile işgörenin net ücret üzerinden anlaşmaya varmış olması durumunda da beyan zorunluluğu ücret gelirini elde eden gerçek kişiye, işgörene ait olup böyle durumlarda vergi farkı adı altında yapılacak ödemelerin de ücret geliri olarak değerlendirilip tekrar tevkifata tabi tutulması gerekmektedir.
Saygılarımızla.
KARDEM YMM