GAZİANTEP BÖLGE İDARE MAHKEMESİ
- VERGİ DAVA DAİRESİ
ESAS: 2017 / 1274 KARAR: 2017 / 1798 KARAR TARİHİ: 29.12.2017
VERGİ ZİYAI CEZALI KATMA DEĞER VERGİSİNİN KALDIRILMASI İSTEMİ – UYUŞMAZLIK DÖNEMİNDE ŞİRKETİ TEMSİL YETKİSİ BULUNMADIĞI ANLAŞILAN DAVACI ADINA YAPILAN CEZALI TARHİYATTA HUKUKA UYARLIK BULUNMADIĞI – DAVACI TARAFINDAN YAPILAN İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KABULÜ – CEZALI TARHİYATIN KALDIRILMASI
(2577 S. K. m. 17) (213 S. K. m. 10) (5520 S. K. m. 17) (6762 S. K. m. 319, 365, 370, 371) (6102 S. K. m. 370)
ÖZET: Olayda; 22.6.2009 tarih ve 7337 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’ne göre, ….. Özel Eğitim Hizmet İnşaat Ticaret Sanayi Anonim Şirketi yönetim kuruluna üç yıl süreyle …., …. ve ….’ün seçildiği, yönetim kurulu başkanlığına seçilen ……’ın şirketi münferiden atacağı imza ile geniş şekilde temsil ve ilzama yetkili olduğu, 6.6.2012 tarih ve 8084 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi uyarınca ise, şirket yönetim kuruluna üç yıl süreyle ….., ….. ve ……’nun seçildiği, yönetim kurulu başkanlığına seçilen …….’ın şirketi üç yıl süreyle münferiden atacağı imza ile geniş şekilde temsil ve ilzama yetkili olduğu görülmekle, uyuşmazlık döneminde şirketi temsil yetkisi bulunmadığı anlaşılan davacı adına yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
İSTEMİN ÖZETİ: Davacı tarafından, …… Özel Eğitim Hizmet İnşaat Ticaret Sanayi Anonim Şirketinin bir kısım gelirini beyan dışı bıraktığından bahisle şirket adına düzenlenen 12.02.2016 tarih ve 2016-3512/24 sayılı vergi inceleme raporu dayanak gösterilerek, adı geçen şirketin 667 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi ile kapatılıp malvarlığı hazineye devredilmesinden sonra, “şirket yöneticisi” sıfatıyla davacı adına tarh edilen 2012/1, 2, 3 dönemlerine ilişkin vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istemiyle açılan davayı, “matrah farkının bulunmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı ve şirketin 667, 668 ve 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler kapsamında kapatıldığı, tüzelkişiliği sona erdiği ve mükellefiyet kaydı terkin edildiğinden, ilgili mevzuat hükümleri ve 08.09.2016 tarih ve 2016/3 seri No’lu Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama İç Genelgesi’ne göre kapatılan kurumun ticaret sicilinden terkin edildiği döneme ilişkin vergi tarhiyatının ilgili dönemdeki kanuni temsilcisi olan davacı adına yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle reddeden Hatay 1. Vergi Mahkemesi’nin 14/06/2017 gün ve E:2017/29, K:2017/655 sayılı kararının; davacının şirketin yönetim kurulu üyesi olmaktan öte hiçbir zaman imza yetkisinin bulunmadığı, şirketin OHAL KHK’sı kapsamında kapatıldığı ve tüm mal varlığı hazineye devredildiğinden vergi borcunun şirketin hazineye devredilmiş olan malvarlığından tahsil edilmesi gerektiği, şirket hakkında tanzim olunan inceleme raporunda da emsal fiyat araştırması, piyasa araştırması yapılmadan varsayıma dayalı olarak tarhiyat önerildiği, dolayısıyla dava konusu cezalı tarhiyatın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, istinaf yoluyla incelenerek kaldırılması istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ: Dava konusu işlemin ödeme emri, tahakkuk gibi işlemler olmayıp ihbarname olduğu, olağanüstü hal kanun hükmünden kararnamelerinde de henüz tahakkuk etmeyen ve kesinleşmeyen vergiler için herhangi bir düzenleme yer almadığı, dolayısıyla davalı idarece davacı adına yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek, istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmuştur.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi İkinci Vergi Dava Dairesi’nce, dosyadaki tüm bilgi ve belgeler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunu’nun 19. maddesiyle değişik 45. maddesi uyarınca incelenerek işin gereği görüşüldü:
2577 Sayılı Kanunun 17’nci maddesi uyarınca davacının duruşma talebi yerinde görülmediğinden, işin esasına geçildi.
Uyuşmazlıkta, Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri kapsamında kapatılıp mal varlığı hazineye devredilen ….. Özel Eğitim Hizmet İnşaat Ticaret Sanayi Anonim Şirketi adına önceden düzenlenmiş bulunan inceleme raporuna istinaden davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı, yukarıda belirtilen gerekçe ile reddeden mahkeme kararının istinafen incelenerek kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesi istenilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10’uncu maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, sayılanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınmayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin şahsi varlıklarından alınacağı hüküm altına alınmış olup, aynı maddenin son fıkrasında ise, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı belirtilmek suretiyle kanuni temsilcilerin tasfiye edilerek sonra ermiş şirketin vergi borçlarının ödenmesinden sorumlu olduğu vurgulanmıştır.
Bir şirketin borçlu kılınabilmesi ancak tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklıdır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmesiyle sona ermektedir. Ticaret sicilinden kaydı silinen ve hukuksal varlığı sona eren bir kurumun bu tarihten sonra haklara sahip olması, borçlu kılınması, temsili, yargı yerlerinden hukuksal koruma istemesi mümkün değildir.
Tüzel kişiliği sona eren şirketlerin bu tarihten önceki dönemlere ait sonradan genellikle vergi incelemesi neticesinde ortaya çıkarılan vergi borçlarının kimden aranacağı (kimin adına tarhiyat yapılacağı/ceza kesileceği) konusundaki hukuki boşluk, 5904 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17’nci maddesine eklenen 9’uncu fıkra ile giderilmiş, tasfiye edilerek tüzel kişilik kaydı ticaret sicilinden silinmiş olan şirketlerin tasfiye öncesi dönemlerine ilişkin olarak yapılacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden aranacağı öngörülmüştür.
Diğer yandan, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 365’nci maddesinde, anonim şirketin, yönetim kurulu tarafından yönetileceği ve temsil olunacağı, 370’nci maddesinde, esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisinin çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna ait olduğu, yönetim kurulunun, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebileceği, 371’nci maddesinde ise temsile yetkili olanların şirketin amacına ve işletme konusuna giren her tür işleri ve hukuki işlemleri, şirket adına yapabileceği ve bunun için şirket unvanını kullanabilecekleri kurala bağlanmıştır.
Ayrıca, Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan (A) Seri 1 sıra numaralı Tahsilat Genel Tebliği’nin 5. kısmında, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 319 ve müteakip maddeleri ile 6102 sayılı Kanunun 370 ve müteakip maddelerine göre temsil yetkisi murahhas azalara veya müdür olarak üçüncü kişilere bırakılmamış ise yönetim kurulu üyelerinin kanuni temsilci sıfatını taşıdığı, buna göre, amme alacağının anonim şirket şeklinde örgütlenmiş tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde tüzel kişiliğin kanuni temsilcisi konumundaki yönetim kurulu üyelerinin şahsi malvarlıklarından takip ve tahsili cihetine gidilmeden önce, şirket esas sözleşmesinin ve ticaret sicili kayıtlarının tetkik olunması, temsil salahiyetinin aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan murahhas bir veya birkaç üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere bırakılmış olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği, yapılacak tespit sonucunda; şirketi temsil salahiyetinin murahhas üye veya üyeler ile müdür olarak üçüncü kişilere bırakıldığının anlaşılması halinde amme alacağının bunlardan takip ve tahsiline gidilmesi, bu durumda diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında işlem yapılmamasının icap ettiği düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu düzenlemeler dikkate alındığında, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre anonim şirketlerde kanuni temsilci yönetim kurulu olmakla birlikte, yetki paylaşımı olması halinde imza ve temsil yetkisi bulunmayan yönetim kurulu üyelerinin şirket borçlarından dolayı sorumlu tutulması hukuken mümkün değildir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının bir dönem yönetim kurulu üyesi olduğu ….. Özel Eğitim Hizmet İnşaat Ticaret Sanayi Anonim Şirketi’nin 2011 ve 2012 yılı hesap ve işlemlerin incelenmesi sonucu hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden şirketin 667 sayılı Olağanüstü Hal KHK’sı kapsamında kapatıldığı, kapatılma ile tüzelkişiliğin sona erdiği, bu tarihten sonra hak ehliyeti bulunan bir tüzelkişilik ortada kalmadığından bahisle şirket tüzelkişiliği yerine kanuni temsilcisi sıfatıyla doğrudan davacı adına davaya konu edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin re’sen tarh edildiği anlaşılmaktadır.
Olayda; 22.6.2009 tarih ve 7337 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’ne göre, ….. Özel Eğitim Hizmet İnşaat Ticaret Sanayi Anonim Şirketi yönetim kuruluna üç yıl süreyle …., …. ve ….’ün seçildiği, yönetim kurulu başkanlığına seçilen ……’ın şirketi münferiden atacağı imza ile geniş şekilde temsil ve ilzama yetkili olduğu, 6.6.2012 tarih ve 8084 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi uyarınca ise, şirket yönetim kuruluna üç yıl süreyle ….., ….. ve ……’nun seçildiği, yönetim kurulu başkanlığına seçilen …….’ın şirketi 3 yıl süreyle münferiden atacağı imza ile geniş şekilde temsil ve ilzama yetkili olduğu görülmekle, uyuşmazlık döneminde şirketi temsil yetkisi bulunmadığı anlaşılan davacı adına yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulüne, Hatay 1. Vergi Mahkemesi’nce verilen 14/06/2017 gün ve E: 2017/29, K: 2017/655 sayılı “davanın reddine” ilişkin kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne, dava konusu cezalı tarhiyatın kaldırılmasına, aşağıda dökümü yapılan 353,75-TL yargılama giderleri ile A.A.Ü.T uyarınca takdir edilen 1.430,00 TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, posta giderine karşılık yatırılmış olan avanstan artanının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra mahkemesince ilgilisine re’sen iadesine, kararın taraflara tebliğ edilmek üzere dosyası ile birlikte mahkemesine gönderilmesine, 29/12/2017 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.