Yasada açık hüküm bulunmayan bazı durumlarda idare ile mükellefler arasında görüş ayrılıkları doğabilmekte ve konu yasa ile açıklığa kavuşturulmadıkça idare konuyu kendi lehine yorumlayarak mağduriyetlere yol açabilmektedir. Bazen de gerek yargı kararları gerekse akademik camiadan yahut mükelleflerden gelen haklı itirazlar doğrultusunda zor da olsa idarenin önceki görüşünden vazgeçtiği olmaktadır.
Belgesi başka biri adına düzenlenmiş olmakla birlikte işletme ile ilgili bulunan gider veya maliyet unsurlarının kayda alınmasında KDV indirimi de öteden beri görüş ayrılığı yaşanan konulardan birisi olmuştur. Örneğin;
– Kiralık işyerine bağlı su, elektrik, doğalgaz ve benzeri faturaların işyeri sahibi veya eski kiracı adına düzenlenmiş olması,
– İşhanı, apartman, site vb yerlerin yöneticileri tarafından ortak masrafların belirli kıstaslara göre dağıtılması esnasında kiracı yerine mülk sahibi adına belge düzenlenmesi,
– İşletme yöneticileri yahut personelinin iş seyahati, iş sağlığı vb sebeplerle yapmış oldukları işletmeye ait giderlerin belgesinin şahısları adına düzenlenmiş olması,
– İşletme yöneticileri yahut personeli adına kayıtlı olan ancak işletmenin işleri ile ilgili olarak kullanıldığı kesin olan telefon faturalarının durumu,
– Başka bir firma tarafından karşılanması öngörülen masrafların durumu,
gibi konular, bu kapsamda ötedenberi tartışma ve ihtilaf konusu olagelmiştir.
Bu ve benzeri konularda mali idarenin görüşü eskiden KDV dahil tutarın gider yahut maliyet olarak dikkate alınması, ancak belge başkasının adı/vergi numarası yer aldığı gerekçesiyle belgede yer alan KDV’nin indirim konusu yapılmaması yönündeydi. Son dönemlerde mali idare verdiği görüşünü yumuşatarak böyle durumlarda KDV’nin de indirim konusu yapılabileceği yönünde görüş bildirmeye başladı.
Örneğin ekte yer alan İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen 08.09.2016 tarih ve 62030549-120[40-2014/556]-135676 sayılı özelgede konu KDV yönünden değerlendirilirken, “…işyerinde kullanılan ancak abonelik kaydı başkası adına kayıtlı olan su aboneliğine ilişkin kullanım bedelinin faaliyette bulunduğunuz işyerine ait olduğunun ve işle ilgili olarak kullanıldığının tevsik edici belgelerle ispatı halinde bu belgelere dayalı giderlerle ilgili olarak yüklenilen KDV indirim konusu yapılabilir.” şeklinde görüş beyan edilmiştir.
Diğer taraftan yine İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen “Kiracı tarafından ödenen ancak mal sahibi adına düzenlenen faturalarda yer alan bedellerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı” konulu 24.02.2017 tarih ve 39044742-130-55675 sayılı özelgede ise “ … buna göre, şirketinizin kiracı olarak faaliyette bulunduğu sitedeki işyerinin mülk sahibi adına düzenlenen faturalarda gösterilen ve ödemesi şirketiniz tarafından yapılan bahçe bakımı ve site güvenliği bedellerine ilişkin KDV’nin, fatura şirketiniz adına düzenlenmediğinden (söz konusu hizmete ait bedel şirketiniz tarafından ödenmiş olsa dahi) indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.” şeklinde görüş beyan edilmiştir.
Oysa olayların gerçek mahiyetine bakıldığında her iki özelgeye konu olayın birbirinden farkı bulunmamaktadır. Her iki olayda da işletme tarafından yapılması zorunlu bir gider işletme adına düzenlenmiş bir belge ile belgelendirilememiş, başkası adına düzenlenmiş bir belge ile belgelendirilmek zorunda kalınmıştır. Belge içeriği giderlerin ise işle ilgili yapılması zorunlu giderler olduğunda şüphe yoktur.
Daha önceki yayın ve bildirilerimizde de değinildiği üzere özelge konusu olay dava konusu yapılıp lehe yargı kararı alınmadığı yahut o konuda idare görüş değiştirmediği sürece, başkası adına verilmiş olsa dahi, bir konuda verilmiş özelge tüm mükellefler açısından bağlayıcıdır.
Bu durumda kiracı olarak faaliyette bulunulan işyerinde, mülk sahibi adına düzenlenen faturalarda gösterilen ve ödemesi işletme tarafından yapılan bahçe bakımı ve site güvenliği bedellerine ilişkin KDV’nin, söz konusu hizmete ait bedel işletme tarafından ödenmiş olsa dahi, fatura işletme adına düzenlenmemiş olduğundan indirim konusu yapılmaması ve kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir. Ancak söz konusu faturanın KDV hariç tutarının gelirin yahut kurum kazancının tespitinde gider veya maliyet olarak dikkate alınmasında sorun yoktur.
Bahsi geçen özelge metinleri aşağıdadır. 27 Ocak 2019
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) |
||||
Sayı | : | 62030549-120[40-2014/556]-135676 | 08.09.2016 | |
Konu | : | Aboneliği şirket adına olmayan su ve elektrik faturalarının vergi kanunları karşısındaki durumu | ||
İlgide kayıtlı özelge talep formunun tetkikinden;
– Şirketinizin 15/01/2010 tarihinden itibaren restoran işletmeciliği faaliyetine başladığı adreste kiracı olduğu ancak bu adreste faaliyete geçilmesine rağmen elektrik, su ve doğalgaz abonelik sözleşmelerinin sehven yenilenmediği,
– İşletmenin su sayacının kırık olması nedeniyle su tüketim bedellerinin uzun bir süre tahakkuk etmediği, 2014 yılının Şubat ayında su sayacının değiştirilmesi sonrasında ….. tarafından Şirketinize abonelik sözleşmesi yapılması için tebligat gönderildiği,
– Ayrıca 709 günlük süreci içeren 22/02/2014 tarihli 20.994 TL’lik su tüketim faturası düzenlenerek ilgili tutarın ödenmesi hususunda ödeme protokolü oluşturulduğu, düzenlenen 14 adet senet mukabili toplamda 1.358, 40 TL vade farkı ödemesi gerçekleştirileceği,
– Eski kiracının ……. ‘a olan icra aşamasındaki borçları nedeniyle de yeni abonelik sözleşmesi yapılamadığı ancak işletmenin elektrik kullanımları için ilgili kurum tarafından 148260 abone numarası baz alınarak düzenlenen ancak adres bilgisi farklı görünen faturaların da Şirketiniz tarafından ödendiği
belirtilerek yukarıda yer alan hususlar çerçevesinde de;
1) 709 günlük süreci kapsayan su tüketimine ilişkin …. tarafından düzenlenen faturada gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı, söz konusu su giderinin normal gider olarak mı yoksa kanunen kabul edilmeyen gider olarak mı dikkate alınacağı, su ödemesine ilişkin düzenlenen senetler mukabili ödenecek vade farkının gider olarak kaydedilip kaydedilemeyeceği,
2) Aboneliği Şirketinize ait olmamakla birlikte şirketinizin elektrik kullanımlarını içeren ve ilgili kurum tarafından 148260 abone numarası baz alınarak düzenlenen ancak adres bilgisi farklı görünen elektrik faturalarının kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı ile bu faturalara ait katma değer vergisinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı
hususlarında Başkanlığımız görüşlerinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun,
1/1 inci maddesinde; Türkiye’de ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu, 10/g maddesinde; vergiyi doğuran olayın su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi anında meydana geldiği,
29/1 inci maddesinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri,
29/3 üncü maddesinde; indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,
34/1 inci maddesinde; yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisinin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanunî defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği
hüküm altına alınmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, işyerinde kullanılan ancak abonelik kaydı başkası adına kayıtlı olan su aboneliğine ilişkin kullanım bedelinin faaliyette bulunduğunuz işyerine ait olduğunun ve işle ilgili olarak kullanıldığının tevsik edici belgelerle ispatı halinde bu belgelere dayalı giderlerle ilgili olarak yüklenilen KDV indirim konusu yapılabilir.
Diğer taraftan geçmiş dönemlere ait olan, ancak toplu olarak 2014 yılında tahakkuk ettirilen su kullanım bedellerinin tahakkuk ettirildiği takvim yılı aşılmamak şartı ile bunlara ilişkin vesikaların kanuni defterlere kayıt edildiği vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabileceği tabiidir.
KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 11 nci maddesinde ise; “Kurum kazancının tespitinde aşağıdaki indirimlerin yapılması kabul edilmez:
…
- d) Bu Kanuna göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizleri.
…”
hükmü yer almaktadır.
Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde, safi kazancın tespit edilmesi sırasında indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendiyle ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan bent hükmü uyarınca, yapılan genel giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması gerekmekte olup, bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün değildir.
Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinde indirilecek giderler sayılmış olup bu maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı bendine göre, işle ilgili olmak şartıyla mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar ticari kazancın tespitinde indirilecek giderler arasında sayılmıştır.
Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında, bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.” denilerek vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği belirtilmiştir.
Buna göre; şirketinizin kiracı olarak faaliyette bulunduğu işyerinin aboneliği eski kiracı adına kayıtlı olan elektrik ve su bedellerinin faaliyette bulunduğunuz döneme ve işyerine ait olması, ticari faaliyetinizle ilgili olarak kullanılmış olması ve tarafınızca ödendiğinin ilgili kurumlardan alınacak belgelerle kati olarak tevsiki kaydıyla, söz konusu tutarların tahakkuk ettiği dönem itibarıyla kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Diğer taraftan, süresinde ödenmeyen su tüketim bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle uygulanan vade farkları işle ilgili olarak mukavelenameye göre ödenen tazminat niteliğinde olacağından, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü |
||||
Sayı | : | 39044742-130-55675 | 24.02.2017 | |
Konu | : | Kiracı tarafından ödenen ancak mal sahibi adına düzenlenen faturalarda yer alan bedellerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı. | ||
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, kiracı olarak faaliyette bulunduğunuz sitede bahçe bakımı ve site güvenliği için yapılan giderlerin bedellerinin Şirket tarafından ödendiği ancak faturanın genel gider adı altında mal sahibi adına düzenlendiği belirtilerek, söz konusu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı ile faturalarda gösterilen KDV nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde, safi kazancın tespit edilmesi sırasında indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin 1 numaralı bendi ile ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan bent hükmü uyarınca, yapılan genel giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması gerekmekte olup, bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün değildir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin B bendinde “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.” denilmiş, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği belirtilmiştir.
Buna göre; Şirketinizin kiracı olarak faaliyette bulunduğu sitedeki işyerinin mülk sahibi adına düzenlenen faturalarda gösterilen ve Şirketiniz tarafından bahçe bakımı ve site güvenliği için ödenen bedellerin, faaliyette bulunulan iş yeri ile ilgili olduğunun ve Şirketiniz tarafından ödendiğinin ilgili kişi/kurumlardan alınacak belgelerle tevsiki (kesin delillerle ispatı)halinde, kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır.
KATMA DEĞER VERGİSİ (KDV) YÖNÜNDEN:
3065 sayılı KDV Kanununun;
-(1/1) inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti kapsamında yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,
-10 uncu maddesinde; vergiyi doğuran olayın, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması anında meydana geldiği,
-(29/1-a) maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV’den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV’yi indirebilecekleri,
-(30/d) maddesinde, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV’nin indirim konusu yapılamayacağı,
-(34/1) inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikaların kanunî defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebilecekleri
hükme bağlanmıştır.
Buna göre, şirketinizin kiracı olarak faaliyette bulunduğu sitedeki işyerinin mülk sahibi adına düzenlenen faturalarda gösterilen ve ödemesi şirketiniz tarafından yapılan bahçe bakımı ve site güvenliği bedellerine ilişkin KDV nin, fatura şirketiniz adına düzenlenmediğinden (söz konusu hizmete ait bedel şirketiniz tarafından ödenmiş olsa dahi) indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.